05/03/2024

Haklara Destek Programı (Haklara Destek) kapsamında organize ettiğimiz II. ağ toplantısını “Nefretin Örgütlenmesine Karşı LGBTİ+ Mücadelesi ve Görünürlük Stratejileri” başlığıyla 27 Ekim’de LGBTİ+ hakları alanında faaliyet gösteren örgütlerin bir araya gelmesiyle Ankara’da yaptık.

Haklara Destek III. Ağ Toplantısı katılımcılarının topluca göründüğü fotoğraf

Lübnan’dan iki LGBTİ+ örgütünden temsilcilerin de katkı sağladığı toplantıya Haklara Destek yararlanıcılarından Altyazı Derneği, Barış için Kültürel Araştırmalar Derneği (Bakad), Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği, Hak Eşitlik Varoluş İçin Lezbiyen Gey Biseksüel Transseksüel İnterseksüel Derneğine (HEVİ LGBTİ+), LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği (Listag), Pembe Hayat LGBTİ Dayanışma Derneği ve Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) katıldı. Ayrıca Ankara’da faaliyet gösteren 17 Mayıs Derneği, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, Unikuir ve Kaos GL de davetimizi kabul ederek toplantıya katkı sundu.

Toplantı hibrid formatta gerçekleşti, Lübnan’dan katılımcılar panele çevirimiçi katıldı. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Alessandro Angius ile Heinrich Böll Stiftung Derneğinden Julia Bartmann’ın açılış konuşmalarının ardından toplantıda birbirimizin çalışma alanlarını öğrenmek ve katılımcıları tanımak için kısa bir ısınma etkinliği yaptık. Hafıza Merkezi’nden Hilal Başak Demirbaş’ın kolaylaştırıcılığını üstlendiği tanışma etkinliğini isim ve örgüt ismiyle sınırlı kalan standart bir tanışmanın ötesine geçecek şekilde planlamaya çalıştık.

Tanışma etkinliğinden sonra iki saat süren “Lübnan ve Türkiye Özelinde LGBTİ+ Hakları Mücadelesi ve Görünürlük” paneline geçtik. Panele Lübnan’dan Arapçada hayal etmek anlamında gelen Helem isimli LGBTİ+ örgütünden bir temsilci, bir başka Lübnanlı LGBTİ+ örgütünden temsilci* ve Kaos GL’den Umut Güner katıldı. 

Moderasyonu Hafıza Merkezi’nden Balacan Ayar’ın üstlendiği panelde örgütlerin baskıcı rejimlerdeki var olma mücadelesini görünürlük faaliyetleri üzerinden konuştuk. İki temsilci de, Lübnan gibi eşcinselliği suç sayan ülkelerden birinde aktivist ve örgütlü mücadeleyi sürdürmenin ne şekillerde mümkün olduğu, nerelerde zorlandıklarını ve nerelerden imkanlar yaratıp dayanışma örgütlediklerinden bahsetti. Panelistler; kapatılma tehlikesi, sıklaşan ve ansızın gelen denetimler, artan polis şiddeti ve İslamcı partilerin hedef göstermelerine karşı aldıkları tedbirlerden bahsederken çevrimiçi görünürlüğü belirli bir yerde tutmanın öneminden, düzenli risk analizi ve strateji planlaması yaptıklarından ve önyargıları kırmak ayrımcılığa karşı durmadan mücadele ettiklerinden söz ettiler. Uluslararası ve bölgesel ağların dışında Arap ve Lübnan  diasporası ile de ilişkileri geliştirme çabasında olduklarından bahsettiler. Ayrıca Helem, Arap dünyasındaki aktivistler tarafından kurulan en eski dernek olarak, Filistin’de apartheid rejiminin sebep olduğuna, bunun Filistinlilerdeki LGBTİ+’ların katmanlı bir kendini “gizleme”, “saklama” eğilimi yarattığına ve ayrımcılık kaynaklı kimlik sorunlarına işaret etti. 

Üçüncü panelistimiz Kaos GL’nin direktörü Umut Güner’e ise Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Derneğinin dününü ve bugün geldiği noktayı sorduk. Umut, konuşmasına Türkiye’deki son 10 küsür yıllık LGBTİ+ mücadelesine derneğin koalisyon olduğu zamanlardan bugüne neler değiştiğini anlatarak giriş yaptı. LGBTİ+ örgütlerinden oluşan bu çatı derneğin örgütlerin birlikte hareket etmek ve kapasitelerinin geliştirilmesine fırsat vermek amacıyla oluşturulduğundan bahsetti. LGBTİ+ örgütlerinin artan nefret söylemi ve örgütlenmesi ile özellikle anayasa değişikliği karşısında kenetlenmeyi ne şekillerde yaptığına değinirken dayanışmanın kendisinin de emek isteyen bir süreç olduğunu anlattı. Ayrıca LGBTİ+ örgütlerinin diğer hak alanlarında çalışan örgütlerle temasa ve iş birliğine açık olduğundan fakat özellikle bu son süreçte LGBTİ+ örgütlerinin yalnız bırakıldığını düşündüğünün altını çizdi. “İlk vazgeçilen” olmanın hak mücadelesi alanında LGBTİ+’lara ve beraber dayanışmaya zarar veren bir tutum olduğunu belirtti.

Günün son oturumunu ise Hafıza Merkezi’nden Olcay Özer’in kolaylaştırıcılığında grup çalışmasına ayırdık. Ağ toplantısı öncesi örgütlerden LGBTİ+ hareketi özelinde görünürlük stratejisi ile alakalı akıllarındaki soruları sormalarını istemiştik. Onların gönderdiği sorular ve toplantının akışında beliren başlıklar ile birlikte kurguladığımız interaktif bir grup çalışması yaptık. (1) Medya ve LGBTİ+ dayanışması ve iş birlikleri, (2) karşıt örgütlenmeler ve stratejiler,  (3) uluslararası ağlar ve örgütlenmeler ile (4) sokak aktivizmi ve dijital aktivizm üzerine dört ayrı bölümde herkesin tartışmasına imkan veren bir çalışma planladık. Oluşturduğumuz alt sorular ile bu başlıkları hangi kaynaklar ve yetkinlikler ile birlikte düşünebileceğimize ve kısa ve orta vadede neler yapabileceğimize dair bir tartışma yürüttük. 

Öncelikle zorluklara rağmen bizimle çevrimiçi bir şekilde buluşan ve deneyimlerini bizimle paylaşan biri Helem olmak üzere Lübnan’daki iki LGBTİ+ örgütüne, bütün katılımcı örgütlere, Umut’a ve davetli herkese bir kez daha çok teşekkür ederiz. 

* Güvenlik sebebi ile katılımcının ve örgütün ismi paylaşılmamıştır.